Prometheus

Trigger : Finalin önemi

Trigger Korede silah satışının ve kullanımının yasak olması ile başlayan ama bilinmeyen bir şekilde halkın eline silah geçmesini konu alan 10 bölümlük bir dizi. Başlarda gerçekten aşırı ilgi çekici Lee Do karakterinin askerken bir anda sıradan bir polis hayatına geçmiş bir karakter.

Konuya gelecek olursak eğer, bir örgütün bir deney amaçlı diyebileceğimiz bir şekilde "freegun" adında bir site üzerinden tıklayan herkese silah veya kurşun yollayarak -gelen kargoların içerisinde eski siparişçi listeside bulunuyor- insanların silahı kullanmak için bürüneceği kişilikleri kısmen gözlemledikleri bir deney diyebiliriz buna. Genel olarak bu silahları alan insanların, zorbalık, adalet arayışı veya ani öfke patlamaları yaşayan insanlardan oluşmasına dikkat ettikleri, insanların silah ile kendi adaletlerini oluşturabileceği inancına sahip olması için ulaştıkları bir konu haline dönüyor.

9 bölüm boyunca ağır aksiyon ve insan psikolojisi üzerine durulmuş bir şekilde ilerler iken finali bu kadar weak yapıp diziyi havada bir final ile nasıl bitirdiklerini merak ediyorum.

Moon Baek adında bir karakterimiz geliyor doğru hatırlıyor isem bölüm 3 veya 4te geliyor. Bu karakter silah dağıtımını yapan kişi. Annesi onu küçükken bırakıp gitmiş ve bırakılan çocukları alıp baktıklarını iddia eden bir örgüt(?) tarafından alınarak para uğruna herhangi bir organı satılmaya çalışılan bir çocuk olarak büyüdü. Dizide LeeDo MoonBaek ile sohbet ederken bir hikaye anlatıyor ve MoonBaek o hikayedeki kişiyi sorduğunda LeeDo "renkli gözlü bir asyalı" diyor. Korede renkli gözlü ihitmali çok düşük olduğu için ilk başta bunu duyduğumda bir efsane olarak algılamıştım ancak daha sonrasında MoonBaek'in çocukluğunu ve ileriki bölümlerde onu yabancı bir adamın kurtarıp ona bir göz verdiğinde o "renkli gözlü bir asyalı"'nın MoonBaek olduğunu anlamıştım zaten. Aslında MoonBaek'te yaşadığı bu berbat hayatın adaletini almak isteyen birisiydi ancak daha sonrasında silahın adalet getirdiğini düşünmeye başlamasından ötürü bunu korede denemek isteyen biri haline geldi.

Finale kadar silahın doğru bir şey olmayıp insanı yanlış yola nasıl sürüklediğini gördük ancak finalde anlamadığım bir şeyide bir "havada bırakılmışlık" hissi vardı. Bütün bu silahlar toplandı, silah dağıtılan kişi yakalandı ve hastanede yatıyorken öldürüldü, peki sonrasında ne oldu? MoonBaek'e bakan bu yabancı adam onu neden öldürttü? Silahlar alındıktan sonra halk ne gibi bir şey öğrendi? Daha sonrasında ne gibi bir yol izlenildi? Bunların hepsi bir soru işareti olarak aklımda kaldı ve gördüğüm kadarı ile izleyenlerin çoğu soru işaretleri ile final verdi.

Yine de izlemek isteyene önerilecek bir dizi ancak finalden beklentilerinizin olmamasını tavsiye ederim.

Read More

Her yer yabacı yorumları ile dolmuş bende kendi düşüncelerimi yazmak istedim.

Diziye başladığım ilk andan itibaren konusuna aşık oldum resmen. Zaten Priest çok sevdiğim bir yazar "Guardian, Word of Honor" gibi şaheserlere sahip o yüzden dizinin yazarının priest olduğunu öğrendiğim an zaten güzel bir seri olacağına inanıyordum. Düşündüğüm gibi de oldu gerçekten müthiş ilerleyen, sürükleyici bir dizi. -noveline de başlayacağım-

Dizi hakkında yorumlarımı yapmam gerekir ise Peisu karakterinin tam olarak ne yapmaya çalıştığını hala kavramış değilim empath olduğunu var sayıyorum şuan ama daha çok babası tarafından zorla empath olması için yetiştirilmiş gibi de duruyor ama empath olduğu kanısı daha aklıma yatıyor çünkü bölüm 13'te Lou Pei'nin evindeki elektro şok cihazlarını ve ilaçları kardeşine attığında aldığı yanıt ile Pei'nin empath oluşu daha da mantıklı gelmeye başladı ama kendisi empath olmayı kabullenmek istemediğinden bu şekilde bir "tedavi" uyguluyor. Belki benim kaçırdığım bir nokta vardır belkide Pei'nin empath olup olmaması kafa karıştırıcı değildi. Lou için Pei tam ne anlam ifade ediyor pek algılayamıyorum değer veriyor, zarar görsün istemiyor ama ona şüpheli gözü ile bakmaktan da çekinmiyor. Pei'nin SID'e katılmasındaki sebebin Pei'nin babasının sırlarını ortaya çıkarmak olduğuna inanıyorum çünkü davaların çoğunda özellike Su Rouwan olayındaki "liman/körfez" yeri Pei'nin zamanın da gördüğü o anlaşmadaki yer olduğunu anlamasıdır vs. daha da bu işin içine düşmesini sağladı. Birde şu "temizlikçi" kim olduğunu ve amacının ne olduğuu aşırı merak ediyorum. Dizin OST'lerinden tutun görseline kadar her şeyi tam anlamı ile 10/10.

Diziyi bitirdiğimde güncellemeyi düşünüyorum, muhtemelende diziyi izlerken noveline başlarım en sonunda final düşüncelerimi yazmayı unutmacağımı düşünüyorum ve çevremdeki herkese diziyi izletmek için çaba sarf ediyorum... Aksiyon, gerilim seven herkes için müthiş bir dizi. İçerisindeki bromance tagını bromance/bl izleyenler anlayacaktır neredeyse...

--------------------------------------------
Diziyi bitirdim de yazmayı unuttum.... Finalde "Hizmetli" ile olan sahnedi Pei'nin "tüm canavarlar öldü bir tek ben kaldım" gibi bir şey söylemişti burada gerçekten duygulanmıştım yaptığı onca şeyden sonra kendisini halen daha bir canavar olarak görmesi gerçekten babasının onun üstünde kurduğu o psikolojik baskının hala etkisinde olduğunu düşündürttü. Pei empat olmasına rağmen asla empatlığı kabullenmeyip empatların insanlara zarar vermemesi için her şeyi yapan bir karakter. Aslında son derece düşünceli bir empatların aksine insancıl ve empati kurabilmeye hevesli bir karakter.

Noveline daha başlamadım başladığımda Pei'nin duygularını çok daha iyi algılabileceğimi düşünüyorum. Çünkü dizide her şeyi yansıtamadıklarını zaten zor bir süreçten geçer bir yapım olduğu için bunu anlayışla karşılıyorum ki yansıtılabilecek çoğu şey gayet açık bir şekilde yansıtıldı. Özetle dizi gerçekten çok başarılı. Priest'in diğer serilerine oranla belki biraz weak kaldığını düşünen olabilir özellikle Guardian gibi bir serinin yanında çok weak kaldığını söyleyenlerle karşılaştım ama, bu iki seriyi karşılaştırmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Guardian'ın baz aldığı konu ile Mo Du'nun çok başka. Ben Mo Du'yu son derece başarılı buldum.

Read More